Son 60 yılın önemli olaylarından bir tanesi,1979 yılında Rusya’nın Afganistan’ı işgal etmesi ve bu işgali 1989 yılına kadar sürdürmesi ve direnişle işgal ettiği ülkeyi terk etmesidir.

Rusya’nın Afganistan’ı işgali, zamanın hükümetinin olaylar karşısında aciz kalıp Rus güçlerini çağırmasıyla gerçekleşmiştir. Bu işgale Hindistan dışında dünyada karşı çıkılmıştır. Hindistan,1947 yılından itibaren kopmalar ve savaşlar yüzünden işgale destek vermiştir. Ben, Hindistan’ın Rusya’ya desteğinin kerhen olduğunu düşünüyorum.

Sözde çağrı üzerine Afganistan’ı işgal eden Rusya, ağır kayıplar vermiş, siyasi prestij kaybetmiştir. Ayrıca başını çektiği bloğa güveni sarsmıştır. Her şeye rağmen ülkede 10 yıl kalmıştır.

Vatansever Afganlılar, yokluğa rağmen ülkelerini savunmaktan kaçınmamışlardır. Bu direniş 2 milyon kayıpla sonuçlansa da zaferle nihayete ermiştir. Ülkesini savunan Afganlılar, süper güç olan Rusya karşısında alaya alınmış ve dünya kamuoyunda küçümsenmiştir. Savunma, inanç, sevgi, vatan uğruna mücadelenin semeresi olarak kendini göstermiştir. Bir bakıma diyebiliriz ki büyük kayıplarla da olsa manevi değerle galip gelmiştir. Haklılar, haksızları kayıplarla yenmiştir Afganistan’da.

Rusya, Afgan işgalinde çok sayıda asker kaybı vermiş, bundan daha önemlisi teknolojisi yetersiz kalmıştır. Sadece uçak kaybı 550 olmuştur.

Rusya, maddi ve manevi kazanç sağlayamamıştır Afganistan’da. Ülkeden kaçışı ve uğradığı zararlar, ülkesinde başkaldırıları artırmıştır. Hem de bölünecek ölçüde.

Afganistan için yapılan mücadeleler ülke için her şartların kullanılıp beraberinde başarıları getireceğini örneklendirmiştir. Yokluğa sığınmak doğru değildir.

Yıllar öncesinde Yavuz Bülent Bakiler ’in bir konferansına gitmiştim. O, anlatımların sonunda Rus ordusunun Afganistan’da çakılıp kaldığını konuşmasının sonunda ifade etmişti. Kendisine çok haklı olduğunu aklıma geldiği sürece gıyaben söylerim.

Teknolojiden korkup ümitsizliğe düşmenin doğru olmadığı Afganistan işgalinde kendini göstermiştir. Bu yaklaşım yanlış anlaşılmasın, teknolojinin yerini ve önemini İsrail başta çok sayıda ülkede görüyoruz. Ulaşılamadığı zaman yeis ve korkuya düşmemek gerektiğini vurgulamak istedim.

Ay’a çıkılması (Ay Dünya’dan daima üstte görüldüğü için çıkılma ifadesi kullanılmıştır ) sadece 1968 yılı önemli olayı değil o zamana kadar dünyada en önemli olaylardandır. Ay’a çıkılması insanlık açısından önemlidir. Çünkü zamanla uzayın başka gezegenlerine gidilmesi çalışmalarına da öncülük yapılmıştır. İnsanlığın yaşamını kolaylaştıracak büyük adımlardan birisidir Ay’a çıkılması.

Ay, Dünyamıza üç günlük mesafededir. Bu yakınlık aydaki imkânlardan kolaylıkla faydalanılabilecek anlamına gelmektedir. Geçen yüzyılda bundan dolayı önemle üzerinde durulmuştur. Bence geçmiş bin yılında en önemli olaylarındandır Ay’a çıkılması.

Üzerinde durmak istemiyorum. İnsan ne kadar iyilik yaparsa yapsın. Karşı çıkanlar mutlaka olmaktadır. Ay’a çıkmaya çamur atanlar olmuştur.

Ay, Dünyamız gibi bütünden kopmuştur. Bu, Dünya gibi Ay’da da zengin kaynakların olduğunu kanıtlar. Bu yaklaşımım, insanlığın daha iyi yaşamı için ihtimalli yaklaşım değil, gerçek yaklaşımdır.

Ülkemiz, her geçen zamanda uzay çalışmalarına desteği artırmaktadır. Teşekkürler.

Devam edecek.

Buluşmak dileği ile… Hoşça kalınız.