İsrail’le savaş halinde olan Arap ülkelerinin hiçbirinde uçaksavar olmadığı veya kullanamadıkları için İsrail Hava Kuvvetleri’nin uçakları alçaktan uçabiliyor. Bundan dolayı İsrail, İstediği şekilde tehditkâr uçuşları gerçekleştirebiliyor. Yıllar öncesinde Ürdün Sarayı yakınından uçan savaş uçaklarını TV’den setretmiştim. Ürdünlü yetkililer dâhil çok sayıda insan sadece seyrediyorlardı. Ekonomik gücü iyi olan Ürdün’ün halen hava gücü yok. En azından ben duymadım. Görünen o ki diğer devletlerin durumu Ürdün’den farklı değil.

Havada kullanılan uçak ve helikopterlerin yazılımları askeri başarılarda önemli yer tutmaktadır. Arap ülkelerine bakıyoruz, hiçbirinde uçak ve helikopter alamama zafiyeti yok. Hatta İsrail,67 savaşında Mısır’ın yaklaşık 550 uçağını imha etmişti. Tahminim, beni yanıltmaz o savaşta Araplar’da uçak ve helikopter üstünlüğü, sayıca İsrail’den onlarca kat fazla idi.

Teknolojiyi icat ve devam ettirmenin yanında onu doğru yerde kullanabilmek de önemlidir. Doğru yerde kullanılmayan teknoloji, ekonomik külfettir.

Yazılarımda teknolojinin savaş ve barışta önemini anlatmaya çalışıyorum. Dünya’da bazı ülkeler teknolojinin imkânlarına kendi gayretleri ile ulaşabiliyor. Teknolojinin sunduğu imkânlar, insan ürünüdür.

Ülkemizde Bayraktar, çok alanda teknolojik çalışmalar yapıyor. Daha fazla desteğe ihtiyaç ortadadır.

Kuzey Kore, çok sayıda ülkeye korku salan silahları üretiyor. Büyük çapta olmasa da bazı ülkeler silahları üretebiliyor.

Teknoloji, insanın yaşamda huzurlu olmasını amaçlar. Savaş söz konusu olunca da kötüye kullanılır. Bu yaklaşımım çok kez

tekrarlanmış ve tekrarlanacaktır. Son yıllarda meydanı adeta boş bulan İsrail, teknolojiyi kötü amaca göre kullanmaktadır. Kullandıkları ülkeler adeta seyrediyorlar. Durumu daha da yayacaktır diye düşünmek lazımdır.

Ankara’da TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş.)’a menfur bir saldırı yapıldı. Saldırıda 5 kişi vefat etti. Onlarca kişi yaralandı. Çok üzüldük. Elimizden ve dilimizden gelenleri yaptık. Olayın failleri, PKK’lı olarak tespit edildi. Biraz konuyu açalım. Teröristlere güvenlik güçleri müdahale ettiler. İkisini de ölü ele geçirdiler. Bir tanesi olsun diri ele geçirilse idi, bilgi alma anlamında daha iyi olurdu. Belinden aşağısı hedef alınabilirdi. Bayıltıcılarla müdahale edilebilirdi. Birinci ağızdan bilgi almak önemli yer tutar. Bundan sonrası olaylar için benzer müdahale yapılabilir.

“Olaylar öncesinde bilgi almak” nerdeyse atasözünde söylediğimiz önemli bir cümledir. Cümleyi önemine binaen tırnak içine aldım. Cümle zihnimizde yer etti. Fakat ne hazindir ki gereğinin yapılabildiğini söylemek mümkün değildir. Sebebi ne olursa olsun gereği yapılmadı, yapılamadı. TUSAŞ gibi önemli bir yere saldırı yapılıyor. Saldırı gerçekleşene kadar tık bilgi yok.

Biraz tavsiyede bulunayım.15 yıllık köşe yazarı olarak bunları yazıyorum. Yazdıklarımı destekleyici çak sayıda bilgiler vardır.

TUŞAŞ gibi önemli yerlere en azından 500 M mesafede kontroller yapılmalı.

Trafikte seyreden arabalar, daha sıkı denetime tabi tutulmalı.

Yabancılar her durumda belli oluyor. Onları gözetim altında tutmalı ve görevliler kimlik sorgusu yapmalı.

Polis ve jandarmanın daha fazla dolaşmasına destek verilmelidir. Suçlu ve suç işleyecek olanlar böyle durumlardan olumsuz etkileniyorlar.

Market ve başka alışveriş yerlerinde kredi kartları ile alışveriş yapıldığında kimlikler kontrol edilmelidir.

…

Alınan ve uygulanan kurallar, olaylardan daha kolay ve ucuza gelecektir.

Devam edecek.

Buluşmak dileği ile… Hoşça kalınız.