Devrek Postası

MİLLİ SERVETİMİZ: ORMANLARIMIZ

MİLLİ SERVETİMİZ: ORMANLARIMIZ
Çiğdem Sarıoğlu( murekkeb23@gmail.com )
178 views
27 Temmuz 2025 - 10:52

            Ormanlar; ülkemiz için havayı temizleyen, iklimi düzenleyen, suları depolayan, çevremizi güzelleştiren aynı zamanda maddi değeri de olan eşsiz servetimizdir. Ormanlarımız yaban hayatta yaşayan canlılar için ev, toprağı zenginleştiren laboratuvar, bizler ve diğer canlılar için sayısız besin kaynağı, birçok insan için meslek, bazılarımız için dinlenme mekânı, turistik faaliyet alanı, spor meraklıları için doğal bir parkur, iklim krizinde ise çözüme götüren yan etkisi bulunmayan bir ilaç, kimimiz için de en ideal okuldur. Bu listenin sonunu getirebilmek zor açıkçası. Çünkü topraklarımızda orman, sanatın da vazgeçilemez bir kaynağı. Türkiye orman bakımından son derece şanslı bir ülke. Lakin sahip olduğu bu avantajın yeterince farkında mı?

             Bugün Çin; Gobi Çölü’nde “Rüzgâr Perdesi Projesi” denilen daha çok ta Yeşil Çin Seddi olarak anılan çalışmayla çölleşme ile mücadele ediyor. Yine Afrika’da 2007’de Afrika Birliği tarafından Yeşil Duvar denilen bariyerle çölün ilerlemesi durdurulmaya çalışıldı. Çöl tozları zaman zaman Türkiye’yi de etkilemektedir. Tozların taşınması ile hava kalitesi düşmektedir. Çölleşmeyi hızlandıran faktörlerin hassasiyetle üzerinde durulması gereklidir. İklim krizinin etkilerini şiddetli bir şekilde yaşadığımız göz önüne alırsak insanlar için küresel bir mücadele alanıdır. Her yıl mevsim normallerinin üzerinde sıcaklık değerleri ve artan hava, su, toprak kirliliği canlı yaşamını tehdit eden boyutlara ulaşıyor. Çölleşme sadece çöl alanlarını etkilemiyor çevresindeki alanları da zarar vermektedir. Seller, toz fırtınaları, hava kirliliği, salgınlar ve toplu göçler, yetersiz beslenme, temiz su yetersizliği öngörülen bazı felaketlerdir.

Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevreli olması ormanların gelişmesi açısından elzemdir. Denizlerimizin varlığı ormanın varlığını sürdürmesinde ihtiyaç duyduğu nemi sağlamaktadır. Ülkemizin kıtaları birbirine bağlayan köprü oluşu, farklı iklimsel hava olaylarının ülkemize sirayet etmesiyle (yağmur, kar gibi) meteorolojik anlamda da bir avantaj sağlamaktadır. Topraklarımızın çeşitliğini de buna ekleyebiliriz. Gelgelelim, bize bahşedilen sıraladığımız bu avantajların güzelliğini yaşamak varken, kendimizi bu güzellikten mahrum bırakıyoruz. Ülkemizde orman rezervlerini tehdit eden; çoğunun insan kaynaklı olduğu, insanların menfi tutumlarının neticesinde iklim krizinin de rol oynadığı devasa problemlerimiz ayyuka çıkmış durumda. Bu demek oluyor ki; elimizdeki avantajı iyi değerlendiremiyoruz. Türkiye’nin toplam orman alanı 2022 yılı verilerine 23.245.000 ha’dır. Bu verinin kriteri nedir? Yangın sonrasında yeni ağaçlandırılmış ve henüz orman hüviyetini kazanmamış alanlar dahil midir? Sorular çeşitlendirilebilir. Belki de dikkate alınması gereken önemli kriter; anıt ağaçları barındıran ve uzun yıllar orman olarak istifade edilen bölgelerin yitirilmemesi, korunması, yaşatılmasıdır. Velhasıl; ormanları ziyaret edip istifade ettikten sonra çöplerimizle ormanlarımızı işgal etmeyelim, göllerin ve akarsuların beslenmesine mani olmayalım, ağaçların gövdelerini yararak tahrip etmeyelim, ağaç köklerinin gelişimine mani olan yerleşim ve düzenlemeler yapmayalım. İhtiyaç fazlasını tüketmeyelim, her ihtiyaç fazlası tükettiğimiz ürün için doğaya fazla karbon veriyoruz. O ihtiyaç fazlası ürünün üretilmesi aşamasında hem kaynaklarımızı tüketiyor hem de küresel ısınmayı tetikliyoruz.

            Daha da geçmişe gidersek ormanın kıymetine dair, Kazım Karabekir’in 15 Kasım 1923’te Orman Mektebi Alisi’ne yaptığı ziyareti ele almakta fayda var. Orman Mektebinde; “Biz İstiklal Harbini ormanlar sayesinde kazandık.” demiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında ormanlarımızın, resmi ve askeri ihtiyaçların karşılanması yanında halkın yakacak odun ihtiyacından tutun geçimi için gıda ve güvenlik gibi birçok faydası görülmüştür. Milli servetimiz olan ormanların korunması şart. Gelecek nesiller için ne denli elzem olduğu aşikâr. Her yıl yaşanan orman yangınlarıyla abideleşen binlerce ağaç kül olmakta. Orman yangınlarına dair kapsamlı, teknolojiye uygun bir mücadele büyük önem taşımaktadır. Orman yangınlarına dair ağaç türleri ele alınması gereken farklı bir konu. Zeytin ağaçları bu anlamda ayrı bir öneme sahip yüzyıllarca yaşayabilmekte, gövdesi ve dalları yok olsa bile sağlam köklerinden kendini yenilebilecek güce sahip. Avusturalya’nın Victoria eyaletinde yayınlanan broşürde zeytin ağacı orman yangınlarına karşı dayanıklı bitkiler listesine eklenmiştir.

            Ülkemizde mevsim normallerinin üstündeki sıcaklar ve dikkatsizliklerin etkisiyle Eskişehir, Sakarya, Bilecik, Taraklı, Safranbolu, İzmir, Hatay gibi birçok il ve ilçede eş zamanlı çıkan orman yangınları nedeniyle çok sayıda canlı yaşamı son buldu, ormanlarımızın büyük oranda yitirdik ve 5 orman işçisi, 5 de AFAD gönüllüsü olmak üzere 10 vatandaşımızı yitirdik. Ülkemiz için ormanlarımız için canını ortaya koyan şehitlerimize Allah’tan rahmet dilerim. Hakları ödenmez. Sıcakların yüksek seyrettiği bu günlerde daha hassasiyetli davranmak vazifemiz. Unutmayalım birimizin ihmali alevler içinde can veren vatandaşlarımız demek. Yangın başladığı an rüzgâr, kurumuş otlar, yere atılmış cam atıklar sayesinde çok çabuk büyümekte ve söndürülmesi güçleşmektedir. Elimizdeki imkanlar yetersiz kalmaktadır. Güzellikleri yaşatan ve çoğaltan olmak varken; ülkemizi ve sevdiklerimizi mateme, yokluğa, ve çirkinliğe mahkum etmememiz gerekir. Son yıllarda yaz aylarının büyük kısmını yangın felaketleriyle mücadele ettiğimizi göz önüne alırsak, Türkiye’de yangın söndürme mevzuatının, uygulama, araç-gereç, kullanılan tekniklerin yetersizliği enine boyuna tahlil edilmelidir. Yangın söndürme çalışmalarında yer alacak, yangın söndürme ekiplerine eşlik edebilecek gelişen teknolojiye uygun, insan kaybını önleyecek yeni araç ve gereçler itfaiye bünyesine dâhil edilmelidir. 

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.