Ülkemizde ve dış ülkelerde çok sayıda başlıkta yazdığım Fatih Camii vardır. Başlıkta ifadesini bulan camii ve çevresi İstanbul’un Fatih İlçesi’nde bulunan camii ve çevresidir.
Önce camiden bahsetmek istiyorum.
Camii, mekânı itibarıyla güzel seçilmiş. Yerin denizden yüksekliği, havadar olması, merkezi yerde yapılması… özellikleri onun önemini artırıyor.
Fatih Camii ve müştemilatı Yahya Kemal Beyatlı’nın da şiirde dile getirdiği İstanbul’un yedi tepesinden biri olan Fatih Tepesi’ne yapılmıştır.
Fatih Camii ve çevresinde doğal ve doğal olmayan (insanlar tarafından işlenen ) çok sayıda felaket ve olaylar yaşanmıştır. Bunlar, camii ve müştemilatının çok sayıda yeniden inşasına da neden olmuştur. Camii çevresinde defnedilmiş olan büyük insanlar, camii ve çevresine ilgiyi daha da artırmıştır. Bunlardan en büyüğü de çok büyük tarihi olayları yapan geçmiş son bin yılın en büyük kişisi Fatih Sultan Mehmet’tir.
Bazılarımız biliyoruz. Fatih Camii Müştemilatından birisi, Sahn-ı Semandır. Sekiz bölümlü olan külliyenin 4’ü Haliç,4ü de Akdeniz Caddesi tarafındadır. Camii, ortadadır. Haliç tarafındaki bölümler öğrenci yurdu ve Akdeniz Caddesi tarafındaki bölümler de kreş olarak hizmet vermektedir. Müştemilatın diğer bölümleri de kısmen amacı ve amacı dışında hizmet vermektedir.
Fatih Camii ve çevresinde çok sayıda olağanüstü olaylara şahit oldum. Ayrıca anlatımlar dinledim ve okudum.
1983 yılı bir gününde yurttaki arkadaşlardan bir tanesi “arkadaşlar! Necip Fazıl vefat etmiş, yarın cenaze töreni yapılacak, helallik alındıktan ve cenaze namazı kılındıktan sonra defnedilecek. Hepimizin törene katılması güzel olacaktır. Hepimiz, hizmetlerini biliyoruz Üstad’ın. Son görevlerimizi hakkıyla yapmayı ona karşı büyük vazife bilmek ve gereğini yapmak gerekir. Kendisine Allah rahmet eylesin. Üstadın kaybı üzülmemize sebep oldu. Büyük kayıp, sevindiren yönü, vazifesini her şeye rağmen yapmış olmasıdır…”şeklinde anlatımda bulundu.
Üstad’ın vefatına çok üzülmüştüm. Beni çok üzen nedenler arasında idi 7 yıl İstanbul’da çeşitli nedenlerden dolayı kalmama rağmen kendisini ziyaret etmeyişim. Sağlığında kendisinden yakinen feyz alamamıştım. Ancak anlatılanlar ve eserlerinden faydalandım ve etkilendim. Hayatımda adeta dönüm noktası olmuştu. Her çalışması beni çok etkilemişti. Çalışmalarında sıkıntılar çekmişti. Bunlar arasında hangileri yoktu ki. Fakirlik, aleyhinde davalar, hapishane hayatı, siyasilerin kendisine yaklaşımları… çok sayıda var. Beni en çok üzen de siyasilerin aleyhinde çok fazla konuşmaları, yazmaları ve art niyetli propagandaları olmuştu. Maalesef terk ettiği yanlışları gündeme getirenler çok oldu. Üstadın onlara cevabı da önemli idi.
Üstad, beni çok etkilemiş olacak ki bir gazetede günlerce onunla ilgili yazı yazdım. Gazeteci bir dost olan Uzay Karslı bana, ”ya senin Necip Fazıl hakkında yazdıkların bitmez mi?…”demişti. Ben de,
-yazdıklarım, yazacaklarımın yanında hiç mesabesinde dedim.
Üstadın cenaze törenine dönmek istiyorum. Cenaze töreni Fatih Camii’nde olduğu için katılmakta acele etmemiştim. İfadelerden anlaşılan o ki bazı arkadaşlar da benim gibi düşünmüşler. Namaz vaktine yaklaşık bir saat kalmıştı. Yurttan ayrılarak Cami avlusuna çıkmıştık o da ne? Avlu tıklım tıklım dolmuş. Cenazeye yaklaşmak ne
mümkün. Sanki İstanbul halkı orada. İğne atsan kabilinden bir kalabalık var. Kalabalığı dolaştım. Anadolu, Trakya ve yurt dışından çok sayıda gelenler var. Dualar, gözyaşları, anlatımlar, Kur’an okumalar… yapılabilecek her şey yapılıyor. Caminin avlusunda arka taraflarda avluya giriş kapısına yakın bir yerde vakit namazını cemaatle eda ettim, sonra cenaze törenine geçildi. Helalleştirme yapıldı, cenaze namazı kılındı. Çok uzaktan tabutun omuzlara alındığını gördüm. Yaklaşılması mümkün olmayan kalabalık omuzlamıştı Üstad’ı. Öyle düşünceler içimden geçmişti ki “Üstad, sağlığında böyle kalabalık” görmemiştir.” Onlardan birisiydi.
Akdeniz Caddesi mahşeri andıran kalabalığa sahne olmuştu. Cenaze cadde boyunca taşınırken içimden geçen, Üstad’ın Edirnekapı Mezarlığı’na defnedileceği idi. Omuzlarda taşınması bu düşünceme neden olmuştu. Bulunmamın faydalı olmayacağını düşünerek bir müddet sonra törenden ayrıldım.
Daha sonraları da anlattım. Düşüncem Üstad’ın Fatih Camii avlusu, Kocamustafa Paşa Sümbül Sinan Cami avlusu ve Eyüp Sultan’a defnin daha iyi olacağı üzerine idi. Çok sonraları öğrendim, Üstad Eyüp Sultan’a defnedilmiş.
İleride Fatih Camii mevkiinden anlatımlarım olacaktır.
Buluşmak dileği ile…Hoşça kalınız.